8 Mart 2015 Pazar

Alıntılar // Obsidiyen - Jennifer L. Armentrout

Katy'nin Annesi: "Şunun yerine Florida'da giydiğin o güzel yazlık elbiselerden birini giysen." Tişörtümün ucunu çekiştirdi. "Flörtöz olurdu."
Katy: Başımı eğip baktım. Üzerinde 'BENİM BLOGUM SENİN VLOGUNDAN DAHA İYİ' yazıyordu. "Onun yerine iç çamaşırlarımı göstersem?"
Katy'nin Annesi: Düşünceli bir tavırla çenesine vurdu. "Bu harbiden işe yarar."   (syf 11)

                                                          ****

Katy: "Teşekkürler," diye mırıldandım ve sessizce, "öküz" diye ekledim.
Daemon: Gür ve gırtlaktan gelen bir kahkaha patlattı. "Bu, hanımefendiliğe pek yakışmadı Kedicik."  (syf 15)

                                                           ****

Demek yavşağın bir ismi vardı. Daemon. Tam ona göre bir isimdi ve tabii kız kardeşi de onun kadar çekici olacaktı. Neden olmasındı? Kayıp modellerin memleketi Batı Virginia'ya hoş geldiniz. (syf 18)


                                                           ****

Daemon: "Görünüşe göre küçük kız kardeşim seni seviyor."
Katy: "Küçük mü? Siz ikizsiniz."
Daemon: "Ondan tam dört dakika otuz saniye önce doğdum. Teknik olarak o benim küçük kız kardeşim."  (syf 43)

                                                           ****

Katy: "Her neyse şu Matthew denen adamın derdi neydi? Sanki benden nefret edermiş gibi davrandı."
Daemon: "Senden nefret ettiği yok. Sadece sana güvenmiyor."
Katy: "Bana ne konuda güvenecekmiş? Namusun konusunda mı?"   (syf 71)

                                                          ****

Daemon: "Hep en güzel insanların, gerçek anlamda hem içi hem dışı güzel olanların, sessizce bunun etkisinden bihaber olanlar olduğunu fark ettim. Sahip oldukları güzelliği savuranlar ellerindekini boşa harcamıyorlar mı? Güzellikleri sadece gelip geçici. Sadece gölgeleri ve hiçliği saklayan bir kabuktan başka bir şey değil."  (syf 72)

                                                          ****

Daemon: "Kedicik?"
Katy: "Bana şöyle demeyi..."
Daemon: "Sessiz ol," diye tısladı. "Korkmayacağına söz ver bana."
Katy: "Neden korkacakmışım." diye fısıldadım.
Daemon: "Hayatında hiç ayı gördün mü?"
Katy: "Ne? Ayı mı var?" Elinden kurtuldum ve arkamı döndüm. Ah, evet, ayı vardı.  (syf 77)

                                                         ****

Daemon: "Adamın biri karanlık bir otoparkta yanına geliyor ve sen kalkıp ona yardım mı ediyorsun. Uzun zamandır duyduğum en düşüncesizce şeylerden biri."
...
Daemon: "Sana bir şey dedi mi?"
Katy: Üzerimde bir iz olduğunu söyledi. Bir de durmadan 'onların' nerede olduklarını soruyordu. Nedenini bilmiyorum."
Daemon: "Delinin biriymiş anlaşılan."
Katy: "Evet, ama kimi istiyordu?"
Daemon: "Sapık bir katile lastiğini değiştirmesine yardım edecek kadar aptal bir kızı belki?"  (syf 98 - 99)

                                                          ****

Katy: "Amma aşağılıksın. Sana bunu söyleyen oldu mu hiç?"
Daemon: Gerçekten neşeyle güldü. "Ah Kedicik, kutlu hayatımın her bir gününde hem de."  (syf 99)

                                                          ****

Daemon: "Şimdi de deliler konusunda uzman mı oldun?"
Katy: "Seninle bir ay geçirdim ve bu konuda yüksek lisans derecem varmış gibi hissediyorum."  (syf 111)

                                                          ****

Daemon: "Tahmin et bakalım, ne yaptım?"
Katy: "Ne?"
Daemon: "Blog'una baktım."
Katy: Ah. Tanrım. Bebeğim. Yüce İsa. Nasıl bulmuştu? Bir dakika. Önemli olan bulmuş olmasıydı. Blog'um artık Google'da çıkıyor muydu? Bu muhteşemdi işte. "Yine beni takip ediyorsun, anlıyorum. Yasaklama emri çıkarmama gerek var mı?"
Deamon: "Rüyanda  görürsün Kedicik. Ah, bekle, rüyalarında zaten başroldeyim, değil mi?"
Katy: "Kabuslarımda, Daemon. Kabuslarımda."  (syf 125)

                                                           ****

Lesa: "Buradakiler, Seneca Kayalıkları'nın yanında ışık formları gördüklerini iddia ediyorlar. İnsan şekilli ışıklar gibi. Bazıları bunların hayalet ya da uzaylı olduğuna inanıyor."
Katy: "Uzaylılar mı?" Kahkahayı bastım ve üzerimde birkaç bakış topladım. "Pardon ama ciddi misin?"  (syf 130)

                                                           ****

Plastik tepsinin kenarlarını sıkıca kavrayarak masanın üzerine eğildim ve tabağımı Daemon'la Ash'in kafasına geçirdim. Erişte yığınları ve spagetti sosu etrafa saçıldı. Kırmızı vıcık vıcık bulamacın çoğu Ash'e geldi ve erişteler Daemon'ın geniş omzunu kapladı. Upuzun bir makarna Daemon'ın kulağının etrafına dolanıp aşağı sarktı.
Çevredeki masalardan çığlıklar yükseldi.
Dee eliyle hızla ağzını kapattı, kocaman açılan gözleri güç bela bastırılmış kahkahayla doluydu.
Daemon kulağından bir erişte çekti ve masaya koymadan önce inceledi. Sonra mümkün olan en acayip şeyi yaptı. Güldü.  (syf 136)

                                                          ****

Lesa: "Carissa içki içmez. Sigara içmez, seks yapmaz ya da ilginç hiçbir şey yapmaz. Çok sıkıcı."
Carissa: "Standartlarım olduğu için affedersin." Gözlerini kısarak Lesa'ya baktı. "Bazılarının aksine."  (syf 144)

                                                          ****

Daemon:
"Ne düşündüğünü görebiliyorum. Aklını okuyabildiğimden falan değil, yüzünden okunuyor. Tehlikeli olduğumu düşünüyorsun."
Bir de öküz ve seksi olduğunu düşünüyordum ama bunu kabul etmiyordum.  (syf 164)

                                                           ****

Katy: "Hiç uzaylıya benzemiyorsun!" Bunu belirtmek önemli gibi görünmüştü.
Daemon: Tek kaşını kaldırdı. "Uzaylılar neye benzermiş peki?"
Katy: Sana... Sana değil," dedim heyecanla. "Göz kamaştırıcı olmazlar."
Daemon: "Sence ben göz kamaştırıcı mıyım?" Gülümsedi.
Katy: Ona kötü kötü baktım. "Kes sesini. Sanki bu gezegendeki herkesin, senin yakışıklı olduğunu düşündüğünü bilmiyorsun." Yüzümü buruşturdum, bu konuşmayı yapıyor olmak bile hayret vericiydi. "Uzaylılar -yani varlarsa tabii- koca gözlü ve cılız kollu küçük yeşil adamlardır ya da... Ya da dev böcekler ya da yamuk yumuk küçük yaratıklardır."
Daemon: Kahkahayı bastı. "ET gibi mi?"
Katy: "Evet! ET gibi hıyar! Bunu komik bulmana sevindim. Kafamı zaten yeteri kadar karıştırdığınız yetmezmiş gibi. Belki de kafamı falan çarpmışımdır."  (syf 164 - 165)

                                                            ****

Katy: "Bana gerçekte nasıl göründüğünü mü göstereceksin? Kıvılcım saçmıyorsun, değil mi? Lütfen bana, beyin yiyen devasa bir böceği öpmeme ramak kaldığını söyleme çünkü cidden ben..."
Daemon: "Kat!"  (syf 165)

                                                            ****

Katy: "Neden bu kadar dangalaksın?"
Daemon: "Herkes bir konuda uzmanlaşmalı, değil mi?"
Katy: "Şey, harika bir iş çıkarıyorsun."  (syf 194)

                                                             ****

Daemon: "Bir de bu saçmalıklarıma katlanmıyorsun," diye ekledi hafif bir kahkahayla. "Bu huyuna bayılıyorum."  (syf 194)

                                                             ****

Daemon: "Benim ne istediğim önemli değil. Ama işler benim istediğim gibi olsa yanımıza bile yaklaşamazdın."
Katy: "Vay canına, dürüst falan olma sen."  (syf 198 - 199)

                                                             ****

Daemon: "Bence  hiç aklından çıkmıyorum. Bir an bile."
Katy: "Aklını kaçırmışsın sen."
Daemon: "Hatta muhtemelen benimle ilgili hayaller kuruyorsun. Bahse varım, ismimi defalarca defterlerine yazıyorsun, etrafına da küçük bir kalp çiziyorsun."
Katy: "Ancak rüyanda Daemon. Düşüneceğim en son kişisin."  (syf 294 - 295)

                                                            ****

Bir kez daha sırtımı kalemle dürterse onu Arumların önüne atardım.  (syf 299)

                                                            ****

Katy: "Bence niyeti beni öpmek değildi."
Lesa: "Ne? Ayağı kaydı da ağzının üstüne mi düştü? Böyle şeyler oluyor tabii."  (syf 304)

                                                           ****

Daemon: "Daha kapımı çaldığın anda başıma bir bela açacağını anlamıştım."
Katy: Pis pis güldüm. "Bu his kesinlikle karşılıklı ama kişiliğinin bölünmüşlüğünü haklı çıkarmıyor."  (syf 336)

                                                          ****

Daemon: "İyi geçiniyoruz." Ona ters ters baktım. "Bazen."  (syf 336)

                                                          ****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder